18 Şubat 2012 Cumartesi

Arçelik'in Dünya Evine Girmesinden Yola Çıkarak, Türkiye'ye Dair Küçük Bir Yazı



Bugünlerde, televizyonda ve internet ortamında yeni reklam filmleri verilmeye başlandı. Bunlar içerisinde en göze çarpanı ise şüphesiz Arçelik reklamı. Reklam filminde, Çelik ve Çeliknaz'ın mutlulukları görkemli bir düğün ile gösteriliyor. Reklamda benim dikkatimi çeken nokta ise 'Çelik, Çeliknaz ile dünya evine giriyor' noktası. Çelik karakterinin ilk çıktığı zamanı birçok kişi hatırlar. Yeni reklamın yaratıcısı kim onu bilmiyorum ama çıkan ilk reklamın altında birçok kaliteli çalışmada olduğu gibi yine Alametifarika imzası vardı. Ajansın kurucu ortağı ve kreatif direktörü olan Uğurcan Ataoğlu, vermiş olduğu bir röportajında Çelik'in nasıl geliştirildiğini anlatmış. Ataoğlu, karakterin oluşturulurken özellikle teknolojik, çocuksu, kesinlikle komik ve bizden birisi olmasına özen gösterdiklerini, buna göre tasarımlar yaptıklarını söylüyor. Yapılan tüm çalışmalar sonunda ise Keloğlan'ın vücudundan, rahmetli Sakıp Sabancı'nın da çenesinden esinlenerek Çelik'i yaratmışlar. Şimdi, o sevimli ve gerçekten de Sakıp Ağa'yı anımsatan çocuk Çelik, büyüdü de dünya evine giriyor. Yeni reklama da aynı ilkinde olduğu gibi çok fazla özen gösterildiğini, Çeliknaz'ın göz kamaştıran gelinliğinin, ünlü tasarımcı Bahar Korçan'a tasarımlatılmış olmasından anlayabiliriz sanırım. Ayrıca, reklamın düğün konseptiyle, hedef kitle arasında yer alan yeni evlenen yada evlenecek olan çiftler üzerinde olumlu bir etki bırakacağını düşünüyorum . Peki reklam filminde belirtilen ' Teknolojik yenilikleriyle Türkiye'de her eve giren Çelik, şimdi de dünya evine giriyor.' un altında yatan ne? Sosyal medyada kimileri, Arçelik'in büyük bir anlaşmaya gittiğini, birleşme yada satınalma olabileceğini konuşuyor. Açıkçası acizane ben de böyle bir 'şirket evliliği' olacağını düşünüyorum. 

Bu reklamı izledikten sonra düşündüğüm bir başka nokta ise Türk şirketlerinin başarılı ilerleyişi. Sokağa çıkıp, vatandaşa ' aklınıza gelen birkaç marka ismi nedir? ' diye sorsanız, ilk alacağınız cevaplar arasında mutlaka Arçelik ismini duyarsınız. Öyle ki, Koç isminin bile ötesinde Arçelik'in bilinirliği çok daha fazla. Ayrıca, ülkemizde bu kuruluş ile aynı büyüklükte olan diğer markaların genellikle yabancı kökenli olduğunu düşünürsek, Arçelik'in bizim için büyük bir gurur kaynağı olduğunu da görmüş oluruz. Dünya krizler ile boğuşurken, milli markalarımızın böyle büyük hamleler yapmaları, ülkemizin büyüme potansiyelinin somut bir örneği sanırım. Bir eğitim programında Bersay İletişim Danışmanlığı Genel Müdürü Aylin Taşkıner, 'kriz' kelimesinin  Çince de iki kelime ile ifade edildiğini belirtmişti. Bunlardan birisi 'tehlike' anlamında, diğeri ise 'fırsat, dönüm noktası yada can alıcı nokta' anlamında. Türkiye'deki bir çok milli şirket için kriz, THY ve Arçelik'te görüldüğü gibi genellikle ikinci kelime olan 'fırsat'ı ifade ediyor. Sanırım tüm bu gelişmeler, yıllarca 'Kobi mantığına' maruz bırakılan ve büyümesi engellenmek istenen Türkiye'nin, bu anlayıştan kurtulduğunun ve sağlam adımlar ile ilerlediğinin kanıtı...

Ramazan Durmuş

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder